DOLAR 32,525
EURO 34,7424
ALTIN 2488,347
BIST 9524,59
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Doç. Dr. Fatoş Altınbaş; “Kadının çalışma hayatına katılımı azaldı”

    Doç. Dr. Fatoş Altınbaş; “Kadının çalışma hayatına katılımı azaldı”
    21.03.2020
    A+
    A-

    İş İnsanı, Akademisyen, Kreatif Direktör Doç. Dr. Fatoş Altınbaş ile iş hayatını, kadınların meslek gruplarındaki yerini ve zorluklarını MAG Mart sayına verdiği özel röportajında anlattı.

    Politecnico di Milano Üniversitesi’nde MBA programını tamamladıktan sonraki yıl Altınbaş Holding’e bağlı Alstone kıymetli taşlar satış şirketinde çalışmaya başladığını anlatan Fatoş Altınbaş, iki yıl aktif çalışma hayatı olduğunu söyledi. Türkiye’de kadın hakları konusuna dair görüşlerini de paylaşan Altınbaş “Türkiye’de kadın hakları konusunda, 2000’li yılların ilk yarısında önemli yasal düzenlemeler yapıldı. 2001 yılında kabul edilen yeni Medeni Kanun ile 2004 yılında kabul edilen yeni Türk Ceza Kanunu’nda yer alan cinsiyetçi düzenleme ve ifadeler kaldırılarak kadın hakları acısından önemli hukuki adımlar atıldı. Ayrıca Avrupa Birliği’ne uyum süreci kapsamında anayasaya kadın-erkek eşitliğine ilişkin ifadeler ve devlete de bu konuda pozitif ayrımcılık yapma yükümlülüğü getirildi. Tüm bu yasal düzenlemelerin yansımalarında, kadının toplumdaki yerinin güçlenmesi ve kadının toplumda özgürleşmesi beklenirken, 2005 sonrası devlet söylemlerinde kadının ‘iffet, namus, analık’ söylemlerinin arttığını gözlemledik. Dolayısıyla kadında, beklenenin aksine muhafazakarlaşma, içe kapanma, toplumsal alanlarda eskisine nazaran katılım azlığı gözlemlenir oldu. Kadının değeri baskın biçimde anneliği, aile birlikteliği ve namusu üzerinden ölçülür olmuşken, kadın cinayetleri de sosyolojik alanda üzerinde araştırma yapılan konulardan biri oldu. Kadının çalışma hayatına katılımı tüm bu sebeplerden dolayı azaldı” dedi.

    Doç. Dr. Fatoş Altınbaş ile iş hayatını, kadınların meslek gruplarındaki yerini ve zorluklarını konuştuk.

     Sizi tanıyabilir miyiz?

    İş insanı, akademisyen, kreatif direktör ve anneyim. İş hayatım ve akademik kariyerimin yanı sıra, şimdiye kadar üç kitap yayınladım.

    İş hayatına ilk adımı ne zaman attınız?

    Politecnico di Milano Üniversitesi’nde MBA programını tamamladıktan sonraki yıl Altınbaş Holding’e bağlı Alstone kıymetli taşlar satış şirketinde çalışmaya başladım. Bu şirket başta pırlanta olmak üzere, değerli taş ticareti yapıyordu ve mücevherat işinin mutfağıydı. İki yıl boyunca aktif çalışma hayatım oldu. Daha sonra, ticareti bırakıp akademik kariyerime devam etme kararı aldım. Şu anda aile şirketlerimizde yönetim kurulu üyeliklerim devam ederken, kendi kurduğum şirketim Mevaris ile de iş hayatında aktif çalışmaktayım.

    Türkiye’de kadın hakları konusunda hangi noktadayız? Çalışan kadınlar ne gibi zorluklar ile karşılaşıyor?

    Türkiye’de kadın hakları konusunda, 2000’li yılların ilk yarısında önemli yasal düzenlemeler yapıldı. 2001 yılında kabul edilen yeni Medeni Kanun ile 2004 yılında kabul edilen yeni Türk Ceza Kanunu’nda yer alan cinsiyetçi düzenleme ve ifadeler kaldırılarak kadın hakları acısından önemli hukuki adımlar atıldı. Ayrıca Avrupa Birliği’ne uyum süreci kapsamında anayasaya kadın-erkek eşitliğine ilişkin ifadeler ve devlete de bu konuda pozitif ayrımcılık yapma yükümlülüğü getirildi. Tüm bu yasal düzenlemelerin yansımalarında, kadının toplumdaki yerinin güçlenmesi ve kadının toplumda özgürleşmesi beklenirken, 2005 sonrası devlet söylemlerinde kadının ‘iffet, namus, analık’ söylemlerinin arttığını gözlemledik. Dolayısıyla kadında, beklenenin aksine muhafazakarlaşma, içe kapanma, toplumsal alanlarda eskisine nazaran katılım azlığı gözlemlenir oldu. Kadının değeri baskın biçimde anneliği, aile birlikteliği ve namusu üzerinden ölçülür olmuşken, kadın cinayetleri de sosyolojik alanda üzerinde araştırma yapılan konulardan biri oldu. Kadının çalışma hayatına katılımı tüm bu sebeplerden dolayı azaldı.

    Türkiye’de kadınlar hangi meslek gruplarında daha çok emekçi ve hangi meslek gruplarında daha çok yönetici olabiliyor?

    İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan dönemde, kadının ekonomik hayata katılımlarının artmasıyla, bazı meslek grupları kadınlara atfedilir oldu. Bunlar arasında hemşirelik, öğretmenlik, hizmet sektörü örnek gösterilebilir. Bugün duruma baktığımızda bu meslek gruplarında, kadınların istihdam edildiğini söyleyebiliriz. Sanayinin gelişmesiyle artan fabrikalarda, tüm dünyada kadın işçilerin yoğunlukta çalıştığı ve kadınların uzun çalışma saatlerine dayanıklı oldukları, ince üretim işlerinde kabiliyetli oldukları için tercih edildikleri de söylenebilir. Türkiye’de 2000’li yıllardan sonra yaşanan muhafazakarlaşma neticesinde düşen kadın istihdam oranı, 2009 dünya ekonomik krizinin etkileriyle yükselme eğilimi gösterdi. Fakat bu süreçte kadınlar eğitim ve nitelik gerektirmeyen işlerde, güvenliksiz iş koşullarında daha yoğunluklu olarak çalışmaya başladılar. Dolayısıyla profesyonel işlerde çalışan kadın oranı düşerken, nitelik gerektirmeyen işlerde çalışan kadınların oranı arttı. Haliyle bu konudan kadınların toplumdaki statüsü lehine pozitif bir çıkarım yapmak pek mümkün değil.

     8 Mart Dünya Kadınlar Günü dünya genelinde ne gibi farkındalık yaratıyor?

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü, New York kentinde bir dokuma fabrikasında ağır çalışma koşulları, uzun iş günleri ve düşük ücretler karşılığında çalışan kadınların greve çıkma kararı almasıyla başlayan olaylar neticesinde, fabrikalardan birinde çıkan yangında 146 kadının

    hayatını kaybetmesi ve sonrasında kadınların talep ettikleri hakların bir kısmına kavuşmalarının hatırlanması sebebiyle çeşitli etkinliklerle değerlendirdiğimiz bir gündür. Kadınların hala vermeye devam ettikleri eşitlik mücadelesinin bir sembolüdür.

    8 Mart Dünya Kadınlar Günü için mesajınız var mı?

    İçinde yaşadığımız ve yaşam şartlarının gittikçe kötüleştiği dünyamızda en çok zararı kadınlar ve çocuklar görüyor. Sadece “8 Mart”larda değil, her gün, uğradığımız ayrımcılıkların farkında olmalı ve eşit çalışma, yaşama, özgürlük gibi haklarımızı talep etmeye devam etmeliyiz.

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.