DOLAR 32,5525
EURO 34,8777
ALTIN 2430,371
BIST 9722,09
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Tansu Yeğen: Yapay zeka insanlar tarafından daha önce yapılan işleri yavaşça devralıyor

    Tansu Yeğen: Yapay zeka insanlar tarafından daha önce yapılan işleri yavaşça devralıyor
    17.09.2019
    A+
    A-

    Yapay zekanın yaptığı resimler müzayedelerde binlerce dolara alıcı bulabiliyor. Çizimleri tabloya dönüştüren hayali insan portreleri çizen, Derin Düş “Deep Dream” gibi yüklenen fotoğraflardan yeni biçimler oluşturan yazılımlar ile Ai-Dai gibi ressam robotlarla sanat dünyası, yeni dönemece mi giriyor? Yaşamın her alanında gündemde olmaya başlayan yapay zeka, sanat platformunda kabul görebilecek mi? Bu konuyu Türkiye’ nin dijitalleşmesine önemli katkıda bulunan yapay zeka şirketi UiPath’ın 30 ülkeyi kapsayan bölge başkanı teknoloji denince akla ilk gelen isimlerden Tansu Yeğen ile MAG dergisi konuştu…

     

    Yapay zeka için, Stephen Hawking, “İnsanlığın sonunu getirebilir.” derken, Yazar Yuval Noah Harari, “Cennet ya da cehennem yaratmak için kullanmak bize bağlı.” demiş. Girişimci Elon Musk’ın ise, gelecekte robotların insanlardan daha iyi yapamadığı çok az iş olacağını savunduğu yapay zeka son yıllarda baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Yapay zeka nedir ve Türkiye bu konuda hangi noktada?

    Isaac Asimov’un, 1950 yılında yayınladığı Robot isimli kitabında robotların uyması gereken üç kural vardı hatırlarsanız: Birinci kural bir robot her herhangi bir insana zarar veremez; ikinci kural bir robot insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır; üçüncü kural bir robot birinci ve ikinci kural ile çelişmediği sürece kendi varlığını korumalıdır. Peki robot birinci ve ikinci kural ile çelişen bir duruma düştüğünde yine de kendi varlığını korumak isterse? İşte bu durum sorgulamadır. Sorgulama da bir zeka belirtisidir. Bunu bizler gibi organik olmayan bir canlı, makine gerçekleştirmeye başlarsa bu da bir yapay zeka göstergesidir. Kısaca yapay zeka, insan beyninin çalışma mekanizmasının makineler ve bilgisayar sistemleri tarafından taklit edilmesidir. Bunun sonucunda sadece veri toplayan makinalar değil, bunlardan anlamlı bilgiler oluşturan, bu bilgileri yorumlayan, sorgulayan ve buna göre hareket eden sistemler göreceğiz. McKinsey’nin son raporuna göre 2030 yılına kadar şirketlerin yüzde 70’i en az bir yapay zeka teknolojisini kullanmaya başlayacaklar, yani yapay zeka kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Yapay zekanın nasıl kullanılacağı yine biz insanlara bağlı bir durum. Her teknoloji kendi korku kültürünü de oluşturur. Biraz da pazarlama bakış açısından bakarsak bazı film ve kitaplarda karşımıza çıkan “Yapay zeka bizleri ele geçirecek” hikayelerini normal buluyorum. Teknoloji iyiye de kötüye de kullanılabilir. Dünyamızda bunun örneklerini çokça gördük. Yapay zeka konusunda çalışan bilim insanları bu konuda bir çok hukuksal altyapıyı ve belirlenmesi gereken sınırları bu teknolojinin gelişmesine paralel olarak inceliyor ve bu konularda hükümetler ile yakın çalışıyorlar. Yapay zeka tüm ülkeler arasında bir yarış, herkes bir yerinden tutmaya çalışıyor. Amerika yapay zekanın daha çok kurumsal alandaki kullanımlarına çalışırken , Çin’de bireysel kişilerin hayatını etkileyecek durumlarda kullanılıyor. Mesela Çin’de yapılan bir konserde yapay zeka kameralardan taradığı her on kişiden üçünü tehlikeli kategorisine soktu ve bu kişiler incelemeye alındı. Türkiye genç ve dinamik bir nüfusa sahip, en önemli özelliğimiz ise yeni teknolojileri kavrama ve hemen kullanabilme kabiliyetimiz. UiPath olarak biz de ülkemizin yapay zeka konusunda öne çıkmasını sağlamak için oldukça yoğun çalışıyoruz. Birçok üniversite ile beraber çalışarak yapay zeka, makine öğrenimi ve derin öğrenme gibi konularda hem öğrencilere hem de mezunlara eğitim veriyoruz. Ülke olarak kendi vatandaşlarımızı geleceğe hazırlamak zorundayız. 2025’e doğru Dünya’da 130 milyon yeni iş olacak ve bu işlerin 70 milyonunu robotlar yaparken 60 milyonunu insanlar yapacak. Bu 60 milyon insanın da neredeyse yarısı bu yeni işleri yapabilmek için tekrar eğitim almak zorunda olacaklar. Bu yüzden eğitim seferberliğine de kamu, özel sektör, üniversiteler olarak hep birlikte başlamalıyız.

     

    1997 yılında IBM’in ürettiği “Deep Blue” adlı bilgisayar dünyanın en ünlü satranç ustası Garry Kasparov’u yendi. Tüm dünyanın dikkatini çeken bu durumda yapay zekanın sınırları nedir? Sanat yapay zeka geliştiricileri için aşılacak son sınır mı?

    IBM’in Watson isimli yapay zekası 2011 yılında Jeopardy isimli kelime yarışmasına katılarak birinci oldu. Daha sonra 2016 yılında yapay zeka Çin’de 19 kez Go Dünya Şampiyonu olan birini yenerek tüm herkesin dikkatini çekti. GO oyunu satranca göre çok daha strateji içeren bir oyun ve bu olaydan sonra Çin devleti yapay zekaya daha fazla yatırım yapmaya başladı. Yeni bir teknolojinin kullanım sıklığı insanları ikna etmesiyle doğru orantılıdır. Sanat gizemli gözükür çünkü yaratıcı fikirlere sahipken onları nasıl elde ettiğimizi açıklamak çok zordur ve açıklamaya çalıştığımızda da “ilham” ve “sezgi” gibi belirsiz kavramlar hakkında konuşuruz. Farklı bir fikrin kendini nasıl gösterdiğinin bilincinde olmamak, bilimsel bir açıklamanın olamayacağı anlamına gelmez. Bu soruya cevap verebilmek için ‘’Neural Network’’ ismini verdiğimiz sinir ağlarının ne olduğunu bilmemiz lazım. Bir sinir ağı, insan beynindeki süreçleri taklit etmeye çalışarak bilgileri işleyen bir algoritmadır. Sinir ağları birbirine bağlı nöron katmanları veya birbirlerine bilgi gönderen düğümleri içerir. Bu, geliştiricilerin açıkça bir programın yapması gerekenleri yönlendirdiği geleneksel bilgisayar bilimi algoritmalarından farklı bir yaklaşımdır. Bunun yerine, sinir ağları, adım adım talimatlar olmadan kendi başlarına öğrenirler. Aynı insan beyni gibi. Peki insan beyninin sınırlarını veya kapasitesini biliyor muyuz? 21. Yüzyılda bile bu sorunun cevabı tam olarak verilebilmiş değil, bu yüzden sanatın da yapay zeka geliştiricileri için bir son sınır olduğunu söylemek oldukça zor. Beynimizde her gün gerçekleşen fakat nasıl yapıldığının farkında olmadığımız bir çok aktivite var ancak bu tür aktiviteleri tam anlamıyla çoğaltabilen ve tekrar edebilen yapay zeka teknolojisine önümüzdeki 50 yıl içerisinde sahip olacağız. Yapay zeka geliştiricileri için sınırları, gelecekte insanlar belirlemeyecek zaten. Örneğin bugün yapay zeka algoritmalarını kodlayan kişiler yerine de yapay zeka kod yazıp kendini geliştirebilecek. Benim hayalim ve inandığım gelecek ise bir son sınır düşünmek yerine, insan ve yapay zeka birlikteliğinin olumlu anlamda neler getirebileceği üzerine olmalıdır. Bu birlikteliğin meyveleri insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar farklı bir dönemi işaret ediyor olacak.

     

    Paris merkezli “Obvious” Sanat Kolektifi tarafından geliştirilen Can isimli yapay zeka programıyla hazırlanan “Edmond Belamy’nin portresi” Chritie’s müzayede evinde açık artırmada 432.000 dolara satıldı. Alman Sanatçı Mario Klingemen tarafından geliştirilen yapay zekanın yaptığı portreler ise 20.000 ile 40.000 pound arasında alıcı buluyor. Bu gelişmeler yapay zekanın yaptığı bu işlerin izleyici tarafından kabul gördüğü anlamına gelir mi? Bu ürünler sanat olabilir mi?

    Bu sanat eserleri, algoritmalar ve makineler tarafından oluşturulan eserlere küçük bir örnek. Bunları sanat eseri olarak görebiliriz, görmeliyiz de. Burada kendimize sormamız gereken soru makinelerin karmaşık ve soyut görevleri gerçekleştirebilecekleri bir dönemde bizlerin rolünün ne olacağıdır. Yapay zekanın insan toplumlarının geleceği üzerindeki etkileri derin olacak. Teknolojiyi her zaman biyolojik sınırlamalarımızın ötesine geçmek için kullandık. Teleskopu görüş alanımızı genişletmek için kullanıyoruz, uçakları uçmak ve telefonları başkalarıyla bağlantı kurmak için kullanıyoruz. Teknolojinin yapabileceği şeylerin yalnızca onu kullanan kişinin hayal gücü ile sınırlı olduğunu biliyoruz. İşte yapay zeka aradaki bu sınırı kaldırabilir ve aklımızın bir uzantısı olarak çalışabilir. Benzer şekilde, makinelerimizi algımızı genişletmek ve sanatın sınırlarını zorlamak için kullanabiliriz. Bu ürünler sanat ürünü mü, teknoloji ürünü mü derseniz her ikisi de derim. Teknolojinin yardımı ile üretilmiş sanat eserleri tanımı bence buna uygun olur.

    Daha geçtiğimiz günlerde New York’ da önemli bir galeri sadece yapay zeka ile yapılmış resimlerin olduğu bir sergi açtı. Bunlar birer sanat eseri olarak görülmeseydi bu sergiler açılmazdı diye düşünüyorum.

     

    Gelecekte yapay zeka sanat dünyasını ikna edecek mi?

    Yapay zeka insanlar tarafından daha önce yapılan işleri yavaşça devralıyor. Yapay zekanın potansiyeline inanan birçok sanatçı, makineleri onların yerini alması konusunda daha az endişe duyuyor. Asıl endişe duydukları konu yapay zekayı kendi limitlerinin ötesine geçmek için nasıl kullanabilecekleri. Bu arada insanlar soyut ve yaratıcı görevler söz konusu olduğunda üstün olmaya devam ediyor çünkü yapay zeka şu an için bir ressamın fırçası veya bir fotoğrafçının kamerası gibi insanlar tarafından kullanılan bir araçtır.

     

    Yapay zeka sanat ve edebiyat alanında neler yapıyor? Bu gelişmeler gelecekte nereye gider?

    Bana göre sanatçıların, kendilerini ifade etmenin yeni bir yolunu keşfetme misyonları var: Resim yapmak, yazmak, heykel yapmak, müzik yapmak. Tüm bunları yaparken yapay zekanın katkısı artacaktır. Sizin verdiğiniz örneklerin dışında da resim, müzik ve edebiyat alanında çok sayıda örnek mevcut. Sanatçı Sougwen Chung, DOUG ismini verdiği robotu ile ortak sanat eserleri ortaya çıkarıyor. DOUG sanatçının çizim tarzını ve hareketlerini öğrenerek onları kendi stilini oluşturmak için kullanıyor. Diğer bir sanatçı insan sesini dijital heykellere, yani aklımızdan geçeni gözümüzün gördüğümüz şekillere dönüştürmek için yapay zeka kullanıyor. Burada yapay zeka veri olarak sesin tınısı, aralığı ve seviyesi gibi değişkenleri kullanıyor. Ross Goodwin isimli bir teknoloji uzmanı şiir ve senaryo gibi edebi eserler üretmek için yapay zekayı kullanıyor. Goodwin bunu yaparken çok ilginç bir teknik kullanarak kaynak olarak bir arabayı seçiyor: Yapay zekayı. Araba giderken etrafında gördüğü nesneler, arabanın içerisindeki konuşmalar ve arabanın geçtiği lokasyon bilgileri ile besliyor ve sonra onları yazıya döküyor. Günümüzde müzik endüstrisi de yapay zekadan etkilenmeye başladı. Yapay zeka kullanarak üretilen müzikler çoğu yerde karşımıza çıkıyor. Hatta YouTube’da bir çok farklı yapay zeka müzikleri bulabilirsiniz. Büyük teknoloji firmaları da bu konuda bazı inisiyatifler geliştiriyor. Google’ın açık kaynaklı bir platformu olan Magenta Projesi, yapay zeka tarafından yazılmış ve çalınmış şarkılar üretti. Sony ise Flow Machines ismini verdiği yapay zekası ile bir şarkı üretti ve piyasaya sürdü. Peki Nazilerin kodunu kırmayı başaran makineyi tasarlayan ve İkinci Dünya Savaşı’nın kahramanlarından biri olarak ilan edilen Alan Turing’ in bilgisayar kullanarak müzik kaydeden ilk kişi olduğunu biliyor muydunuz? İlk bilgisayar destekli müziği üretmemiz üzerinden yıllar geçti ve teknoloji her zaman sanatçıların bir yardımcısı oldu. Sanatçılar nasıl geçmişteki deneyimlerinden esinleniyorsa yapay zeka da bizim ürettiklerimizden esinlenecek ve bize yeni ufuklar açacak diye düşünüyorum.

     

    Sanatçıların yapay zekayı kullanmaları robotların ürettiği bu işlerin sanat eseri olamayacağı algısını değiştirir mi?

    Günümüzde bazı heyecan verici sanatsal kreasyonlar insanlar ve makineler arasındaki işbirliğini içeriyor. Sanat tarihi ve teknoloji tarihi her zaman iç içe geçmiş durumdadır. Aslında, şöyle bir geçmişe bakarsak sanatçılar genellikle işi yapmak için mevcut olan araçlarla tanımlanır. Örneğin taş devrinin yüksek teknolojisi olan çakmaktaşları insanların fildişinden figüratif sanat eserlerini yapmasına olanak sağladı. Yönetmenler zor sahneleri oluşturmak için farklı kameralar kullandı. Bu dönemde ise sanatçılar gelişmiş mikroskoplar, 3D biyobaskı gibi kendileri için mevcut olan her teknolojiyi kullanarak kendilerini ifade etmeye çalışıyorlar. Yapay zekayı kullanmaları bir ölçüde bu algıyı değiştirecektir. Ben ortaya çıkan sonucun insana ne hissettirdiğini önemsiyorum, sanatın gücü de zaten buradan geliyor. İleride zaten bir müziği insan mı yapmış; güzel bir resmi yapay zeka mı oluşturmuş, bunun gibi farkları algılayamayacağız. Önemli olan bir sanat sever olarak size hissettirdikleri; beğeniyorsam, benim zevkime uygunsa benim için sanattır. İnsanlar için de böyle olacağını düşünüyorum.

     

    Bir sanatçının biriktirdiklerini, iç dünyasındaki etkileşimlerini özgün bir ifadeyle anlatması eser olarak kabul ediliyorsa, bu durumda bir robot nasıl bir aktarım yapabilir?

    Boşluktan hiçbir şey çıkamayacağından, her yaratıcı çalışmanın veya fikrin her zaman tarihsel ve kültürel bir altyapısı vardır; sanat, kültürel mirasın ve yaşanmış deneyimlerin meyvesidir. Bu yapay zeka projeleri nihayetinde sanatçı olmanın ne demek olduğuna dair temel soruyu gündeme getiriyor. Burada da güzel olduğunu düşündüğümüz şeyler ile yazılım algoritmalarını besliyoruz. Bu malzemenin ortak özelliklerini tanımlamasına ve bu sınırlar içinde çalışmalar oluşturmasına izin veriyoruz. Yapay zekanın bir sanatçının biriktirdiklerini ve iç deneyimlerini özgün bir ifadeyle anlatma seviyesine ulaşması için önümüzde daha uzun bir yol var. Fakat ona öğrettiklerimizi özgün bir şekilde aktarması da şu an yapabildiğimiz dikkate değer bir gelişme. Başka bir açıdan bakarsak; örneğin piyasada o kadar e-kitap okuyucu varken, basılı kitap satışları neredeyse hiç düşmedi, halen onu tercih edenler var, neden? Çünkü o hissiyatı seviyorlar, duygular insanı insan yapan değerlerdir. Bir yapay zekanın yaptığı resmi gördüğünüzde çok beğenebilirsiniz, mutlaka satın almak isteyebilirsiniz ama unutmayın halen fiziksel, kalbi atan bir kişinin yaptığı resmi duvarına asmak ve o hissi yaşamak isteyen de bir çok kişi olacaktır. n

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.