Tuğra Gönden: Proptech gayrimenkulün kurallarını yeniden yazıyor
Uzun yıllar boyunca değişime en kapalı sektörlerden biri olarak görülen gayrimenkul, bugün teknolojik dönüşümün merkezinde yer alıyor. Veriye dayalı karar alma ihtiyacının, kullanıcı beklentilerindeki değişimin ve dijitalleşen iş modellerinin etkisiyle yapısal bir dönüşüm sürecine giren sektörün en güçlü aktörü ise proptech.
Sadece operasyonel süreçleri hızlandırmakla kalmayan; aynı zamanda gayrimenkul değer zincirinin tamamını daha verimli, daha şeffaf ve daha erişilebilir bir yapıya kavuşturan proptech yatırımları trilyon dolarlık bir pazarın yapısını dönüştürüyor.
Rakamlar ise çarpıcı. Küresel proptech yatırımları pazar hacmi 2024 yılında 20 milyar dolar seviyesini aşarken, 2025 yıl sonunda bu rakamın 45 milyar dolar ölçeğine ulaşacağı öngörülüyor.
Dijitalleşmenin Artık Gecikmeye Tahammülü Yok
Sektörümüz açısından dijitalleşme artık bir tercih değil, stratejik bir zorunluluk. Veri toplama, analiz, değerleme yöntemleri ve kullanıcı deneyimi gibi süreçlerde teknolojinin sunduğu imkanlar, hem verimliliği hem de karar kalitesini doğrudan artırıyor.
Özellikle işlem süreçlerinde yaşanan zaman kaybı ve maliyet baskısı, proptech çözümleriyle önemli ölçüde azaltılabiliyor.
Bugün tapu işlemlerinden proje yönetimine, kiralama ve satış platformlarından akıllı bina teknolojilerine kadar uzanan geniş bir yelpazede hizmet sunan proptech girişimleri hem bireysel yatırımcılara hem de kurumsal şirketlere daha şeffaf, hızlı ve erişilebilir bir piyasa yapısı vaat ediyor.
Türkiye’de Potansiyel Büyük, Ancak Ölçeklenme Zor
Türkiye’deki proptech girişimcilik ekosistemi, yaratıcı fikirleri ve yetenekli ekipleriyle dikkat çekiyor. Ancak Türkiye’de bu alandaki erken aşama girişimlerin önünde önemli ölçeklenme zorlukları olduğu da bir diğer gerçek. Finansmana erişim zorlukları, regülasyonlara uyum süreçleri ve kurumsal iş birliklerinin sınırlı olması gibi faktörler, potansiyel vaat eden erken aşama proptech girişimlerinin pazarda yer edinmesini zorlaştırıyor. Oysa gelişmiş pazarlarda görüldüğü üzere, özel sektör ve kamunun birlikte hareket etmesi, stratejik ortaklıkların artması hem kurumlar için rekabet avantajı sağlıyor hem de girişimlerin sürdürülebilir büyümesine zemin hazırlıyor.
Türkiye’nin genç ve dinamik girişimcilik ekosistemi, doğru destek mekanizmaları ve stratejik iş birlikleriyle bölgesel bir proptech merkezi olma potansiyeline sahip. Bu noktada yatırımcıların, kamu kurumlarının ve özel sektör oyuncularının proaktif bir duruş benimsemesi büyük önem taşıyor.
Proptech: Yalnızca Bir Teknoloji Değil, Yeni Bir Yaklaşım
Dönüşümün temelinde yalnızca teknoloji değil, sektöre dair bakış açısında yaşanan köklü bir değişim yer alıyor. Kullanıcı odaklılık, şeffaf veri paylaşımı, dinamik fiyatlama ve sürdürülebilirlik artık trend değil, sektörün yeni normali. Proptech çözümleri hem konut hem de ticari gayrimenkul segmentinde farklı kullanıcı gruplarının ihtiyaçlarına çok daha hızlı ve doğru cevap verilmesini sağlıyor.
Yeni Dönemin Anahtarı, Stratejik Teknoloji Ortaklıkları
Önümüzdeki dönemde yalnızca büyük portföylere sahip olanlar değil, dijitalleşmeye adapte olup teknolojiyle entegre çözümler sunabilen şirketler öne çıkacak. Kurumlar için bu dönüşüm yalnızca bir IT yatırımı değil, aynı zamanda stratejik bir iş modeli değişimi anlamına geliyor.
Bu dönüşüm sürecinde yatırımcısı olduğumuz, 3B veri görselleştirme, sanal görüntüleme ve sanal gerçeklik (VR) teknolojileri alanında faaliyet gösteren Get Twin (GlanceAI), gayrimenkul sektöründe dijital dönüşümü hızlandırma hedefimizi somutlaştıran önemli bir adımı temsil ediyor. Yenilikçi ve kullanıcı odaklı çözümler geliştiren bu girişim, pazardaki deneyimi daha etkileşimli ve şeffaf hale getirirken, farklı paydaşlar için değer yaratıyor. Yetkin ekiplerle stratejik iş birliklerimizi sürdürerek sadece bugünü değil, geleceğin gayrimenkul ekosistemini inşa etmeye kararlıyız.
Saygılarımla,
Tuğra Gönden
Grifon Capital Yönetim Kurulu Başkanı