DOLAR 32,3322
EURO 35,157
ALTIN 2245,67
BIST 8718,11
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Yeni bir İNDER dönemi başlayacak

    Yeni bir İNDER dönemi başlayacak
    20.12.2018
    A+
    A-

    2018’deki ekonomik konjonktür nedeniyle ulusal bir kimliğe bürünen İNDER, 2019’da Türkiye’deki tüm inşaatçılara kapısını açacak. Dernek, sektöre yeni bir soluk getirecek ‘SPV’ sisteminin hayata geçmesi için çalışmalarına yoğunluk verecek.

    İNDER Yönetim Kurulu, yılsonu değerlendirmesi için basın ile bir araya geldi. Gerçekleştirilen toplantıda açılış konuşmasını yapan İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, 24 Haziran seçimlerinden sonra yeni bir döneme giren Türkiye’de, derneğin potansiyel gücünün ortaya çıktığını söyledi. Sektörün dış güçlere karşı verdiği mücadelede ‘yekvücut’ olduğuna işaret eden Başkan Durbakayım “Türkiye’nin birçok şehrinden İstanbul İnşaatçılar Derneği olarak bilinen İNDER’i arayan meslektaşlarımız, aynı çatı altında mücadelemize destek vermek istediğini belirtti. Ülke genelini yakından ilgilendiren Afet Yasası ve İmar Barışı gibi konularda da derneğimizden destek isteyen firmalarımız, İNDER’in ulusal bir vizyonda hizmet vermesinin gerekliliğini ortaya koydu” açıklamasını yaptı.

    İnşaat sektöründeki misyonunu 2019’da Türkiye sathına yayacaklarını açıklayan Nazmi Durbakayım, tüzük değişikliğine gidilerek İNDER isminin “İnşaatçılar Derneği” olarak değiştirileceğini ve Türkiye’nin her yerinden üye kaydedileceğini belirtti.

    İNDER’in kamusal hizmet deneyimi olduğunu hatırlatan Nazmi Durbakayım konuyla ilgili olarak şu açıklamalarda bulundu;

    İlk kurulduğunda sektörün tek temsilcisi olarak, kamusal hizmet vermekle yükümlü kılındı. Özellikle sektörün içinde bulunduğu darboğazlarda demir ve çimento kıtlığı olduğu dönemlerde kamu tarafından düzenleyici yükümlülükler üstlendi. Bunun yanı sıra (1972) inşatçıların bağ-kur’lu olabilmeleri için İNDER üyesi olması şart koşuldu. Nitekim bu gibi yetkilere sahip olan İNDER’in üye sayısı 8 bini aştı. 2006 yılında İNDER’in üye kayıt defterlerini yenilemesi için yaptığı çalışma sonucunda yüzde 90’nın üyelikleri silindi. 2016 itibariyle sadece aktif 101 firma üyesiyle yoluna devam etme kararı alındı ve yurt genelinde yapılan yeni üyelerle birlikte 121 aktif üyeye ulaşıldı.”

     

    İNDER 2019’da yeni oluşumlar sunacak

    2019’da önemli hamleler yapılacağına vurgu yapan Başkan Durbakayım “Mesela 2019 yeni bir proje üretim sistemin hayata geçmesi için çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Yeni hayata geçecek projelerin devamlılığını garantiye alacak ve son tüketici açısından mağduriyetleri ortadan kaldıracak yeni bir sistemin çatısını oluşturmak için yasal düzenlemeler için ilgili kurumlara rapor hazırladık. Bu kapsamda projelerin uluslararası piyasalarda SPV (Special Purpose Vehicle) adı verilen iş ortaklığı veya ortak girişim benzeri “işe özel geçici şirketler’ altında geliştirilmesini öneriyoruz. Bu sistemde arsa sahipleri de bu şirketlere hissedar olacak ve proje finansmanının teminatı olarak da SPV şirketinin hisseleri finans şirketlerine (bankalara) rehin edilecek” açıklamasında bulundu.

    Sektör milli duruş sergiledi

    2018 için genel bir değerlendirme yapan İNDER Yönetim Kurulu Başkanı Nazmi Durbakayım, yıla yasal değişiklikler ve finansal gelişmelerin damga vurduğunu belirtti. Kentsel dönüşüm yasası ve İstanbul imar yönetmeliğindeki değişiklikler ile imar barışının sektör gelişimine büyük katkı sağladığını kaydeden Durbakayım “KDV ve harçlarda süreli indirim, yabancıya satış için düzenleme (alt sınır düzenlemesi ve satış vaadi sözleşmesinin kapsama alınması), Emlak Konut GYO desteği ve İNDER öncülüğünde bir araya gelen derneklerle yapılan %20 indirim kampanyası, Çevre ve Şehircilik Bakanı Sayın Murat Kurum’un bizzat açıkladığı Türkiye’de Kazanç Vakti kampanyası, kamu bankalarının faiz indirim kampanyası, birikmiş mortgage kredilerinin 3 devlet bankası (vakıf ziraat halk toplam 3 milyar TL) VDMK vasıtasıyla 2.cil piyasalara arzı gibi finansal teşvikler sektörün ayakta kalmasını sağladı” şeklinde konuştu.

    2019, sektör için umut yılı olacak

    2019’un inşaat sektörü için umut yılı olacağını ifade eden Başkan Durbakayım, beklentilerini şu sözlerle dile getirdi;

    “2019’un konut kredi faizlerinin artışı nedeniyle ötelenen satışların devreye gireceğini, ekonomik belirsizlik nedeniyle bekletilen yeni projelerin hayata geçeceği bir yıl olacağını umut ediyoruz. Yabancı satışlarında büyük beklentilerimiz var. Ancak 2018’de teşvik edilen yabancıların beklediği bir tek şey kaldı; O da ‘Müktesep Hak’. Yurtdışı satışlarda ise kesinlikle yeni rekor seviyelere çıkılacağını ülkemize en az 15-20 milyar dolar dövizi girişi sağlanacağını öngörüyoruz. Yurtdışı satışın ihracat sayılmasıyla birlikte 50 bin üzeri satış ve 20-30 milyar dolarlık döviz girdisi ise önümüzdeki 3 yıllık hedef olarak belirledik.

    Yurtiçi satışlarda yeni rekor beklentimiz, 2019 yılında da sürüyor. Ancak bunun daha gerçekçi olması için bazı yasal düzenlemeler ve mikro bazda ekonomik iyileşmelere bağlı olduğunu da biliyoruz.

    Mesela, KDV ve harç oranlarında sağlanan indirimin sürekli olması gibi. 2018 yılında devreye giren önlemler paketi içindeki KDV ve tapu alım satım harçlarında yapılan geçici süreli indirimler, daha ziyade 2. El konut ve işyeri satışlarına faydalı olmakla beraber sektörümüzün rahat nefes almasında büyük yardımcı olmaktadır. Arzumuz, söz konusu teşvikin 2019 yılında sürekli olarak ve sadece 1. El konut ve iş yerlerinde uygulanmasıdır. Diğer taraftan önümüzdeki yıl inşaat sektöründe sürdürülebilir büyüme ve Türkiye ekonomisine sürekli destek sağlanması bekleniyorsa arsa, demir çimento gibi ana maliyet kalemlerinin makul ve mantıklı seviyelerde olması gerekmektedir. Buna ek olarak konut alıcıların üzerindeki en önemli yük olan konut kredi faizlerinin de katlanılabilir seviyede olması kaçınılmazdır.”

    Ticari kredi faiz oranlarında yaşanan gerilemenin konut kredi faiz oranlarında da yaşanması gerektiğinin altını çizen Nazmi Durbakayım yüzde 25 seviyelerindeki bireysel mevduat faizlerinin konut satışlarının önündeki en büyük engel olduğunu vurguladı.

    “2018’in ortasından sonra yaşanan ekonomik darboğaz nedeniyle maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmayan inşaatçılar, 2019’da yapacağı yeni projelere yeni fiyatlarla başlayacaktır” diyerek beklentilerini dile getiren Nazmi Durbakayım öngörülerine şöyle devam etti;

    “Öngörümüz 2019’da fiyatların yüzde 25-35 seviyesinde artacağı yönünde. Diğer taraftan Kanal İstanbul gibi devasa bir proje ile birlikte, gerçekleşecek yeni projelerde yatay mimarinin ağırlık kazanacağını söyleyebiliriz. 2019’da sektörün gerçek dinamiklerine kavuşacağını umuyoruz. Bakanımız Sayın Murat Kurum’un altını çizdiği gibi 2019’da her önüne gelen inşaatçı olamayacak, her inşaatçı istediği projeyi istediği yere inşa edemeyecek. “

    Yapısal sorunlar zamanında çözümlenmeliydi

    Toplantıda gayrimenkul sektörünü değerlendiren İNDER Başkan Vekili Engin Keçeli, 2010-2016 döneminde ciddi bir konut balonu olduğuna yönelik izlenim olduğunu ifade etti. Son 3 yıldır sektörde yaşanan gelişmelerin, bu izlenimin doğruluğunu teyit ettiğine vurgu yapan Engin Keçeli, konut piyasasındaki arz talep dengesizliğinin balon oluşumunun temel nedeni olduğunu kaydetti.

    “Gelinen noktada konut üreticileri ve bankaların kısmi finansal başarısızlıklar yaşayacağı anlamına geliyor” şeklinde değerlendiren Keçeli, sektörün öz eleştiride bulunması gerektiğini ve işler iyi giderken yapısal sorunların düşünülmesi gerektiğini belirtti.

    Sektördeki balon algısının en önemli nedenini, piyasanın ‘bankacılık, enerji, tütün’ gibi regüle edilmemesine bağlayan Engin Keçeli, acilen bir denetim ve düzenleme mekanizması oluşturulması gerektiğine vurgu yaptı. Arsa, inşaat, finansman ve mülkiyet edinme ilişkisinin çok iyi kurgulanması ve proje başlamadan koordine edilmesi gerektiğini belirten Engin Keçeli konuşmasını şu şekilde sürdürdü “Konut geliştiricilerini piyasa ile baş başa bırakmak en doğru yaklaşım değil. İstihdam açısından bakıldığında konut geliştirme faaliyeti, kamusal önemi olan bir faaliyettir. Diğer taraftan inşaatın çok sayıda sektörle ilişkili olması ve son yıllarda büyüme-istihdam dinamikleri üzerindeki etkinliğinin artması da çok önemli bir gerçektir. Bu kapsamda, en geç 2-3 yıl içinde tam olarak toparlanabilecek konut-inşaat sektörünü, bugün yaşadığı sorunlarla baş başa bırakmak doğru bir yaklaşım değildir. Hatırlanacağı gibi turizm sektörünün geçtiğimiz yıllarda yaşadığı kriz karşısında, devletin yaklaşımı destekleyici olmuş ve sektör tekrar altın çağına dönmüştür.”

    Uzun dönemli destek gerekiyor

    Sektöre uzun dönemli bir plan çerçevesinde makul bir destek sağlanması gerektiğinin altını çizen Keçeli, çözüm önerisini de dile getirdi: “Mevcut stoku belli bir finansal destek ile taşıyarak, fiyatlar istikrar kazanınca stokun elden çıkarılması için piyasa yapıcı bir faaliyet olarak da tasarlanabilir.”

    Sektörün içindeki durumun pozitif anlamda faydalı olabileceğine de dikkat çeken Engin Keçeli “Bugünkü tabloyu, konut fiyatlarının piyasa koşullarında düzeltilmesi için olağan bir süreç olarak değerlendirmek de mümkün” yorumunda bulundu.

    Konutun sıradan bir ürün olmadığının altını çizen Engin Keçeli “Dayanıklı bir mal olan konutun üretim/tüketim süreçleri nedeniyle kendine has özellikleri bulunmaktadır. Bu nedenle dayanıklı tüketim malı olan konutun bir özelliği de yatırım aracı olarak da kullanılmasıdır. Sermayenin geri dönüşü hızlı ve yüksek getirili ekonomik alanlara yönelmesi nedeniyle, geçtiğimiz on yılda konut piyasasında bir altına hücum dönemi yaşandığını hatırlatan Keçeli, orta-yüksek gelir grubunun yaşam kalitesini geliştiren bu dönemin, aynı zamanda bir spekülasyon ve yüksek kazanç dönemi olarak da nitelendirilebileceğini söyledi.

     

     

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.