Gürsel Baran: “Başkentimiz ekonomide lokomotif şehir”

Ankara’nın sağlık, savunma sanayi ve teknoloji alanındaki güçlü altyapısının önemini vurgulayan Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, başkentin “lokomotif şehir” olma potansiyelini, dünya ligine yükselme adımlarını ve gelecekteki hedeflerini MAG Business Okurları için anlattı…
Ankara’nın sağlık altyapısı, savunma sanayi ve teknoloji yatırımları, başkentin “lokomotif şehir” olması konusunu destekliyor mu? Ankara’yı dünya ligine taşımak adına atılması planlanan adımlar neler?
Başkentimizin güçlü sağlık altyapısı, ileri teknolojiye dayalı üretim kabiliyeti ve savunma sanayinde üstlendiği liderlik rolünün, ekonomideki “lokomotif şehir” konumunu desteklediğini elbette söyleyebiliriz. Ankara, uzun yıllardır Türkiye’nin dört bir yanından tedavi için gelinen bir merkez. Sağlık alanında son yıllarda kat ettiği gelişmelerle bu vasfını daha da güçlendirdi. Şehrimizde sağlık turizmi yapmaya yetkili, hastane, fizik tedavi merkezi gibi 400’e yakın belgeli tesis bulunuyor. Dünya çapında sağlık merkezleriyle rekabet edebilecek donanıma sahip hastanelerimizde tüm ileri teknolojik imkânlar mevcut. Ankara’da, hastalıklara yönelik tedavilerin yanı sıra, diş hekimliği, saç ekimi, estetik cerrahi gibi hizmetler almak mümkün. Şehrimizdeki 21 üniversitenin 12’sinde tıp fakültesi bulunuyor. Bu fakültelerde çok iyi eğitimlerle yetişen hekimler, dünya standartlarında malzeme ve cihazların bulunduğu yüksek donanımlı sağlık tesislerinde hizmet veriyor. Şehrimizde çok kaliteli sağlık hizmeti; güçlü altyapı ve nitelikli insan kaynağından uygun koşullarla alınabiliyor. Ankara, termal turizm ve ileri yaş turizminde de gelişen bir şehir; çevre ilçelerindeki termal kaynak zenginliğiyle öne çıkıyor. Ankara aynı zamanda savunma sanayisinde, dünya liginde yer alan şirketlere ev sahipliği yapan bir merkez durumunda. Aralarında Aselsan, Tusaş, Roketsan, Makine ve Kimya Endüstrisi, Asfat gibi dünyanın en prestijli savunma sanayi kuruluşları listesine giren şirketlerin yer aldığı savunma sanayi firmalarının büyük bölümü ve savunma sanayi sektörünün tedarik zincirinde yer alan pek çok küçük ve orta boy işletmenin merkezi Ankara’da bulunuyor. Başkentte üretilen savunma sanayi sistemleri birçok ülkeye ihraç ediliyor. Sektörde, en nitelikli ve en fazla istihdam da yine Ankara’da bulunuyor. Başkentimiz, teknoloji üretim ve geliştirme konularında da öncü bir şehir. Üniversiteleri; teknoloji geliştirme, AR-GE ve tasarım merkezleriyle yüksek teknolojili ürünlerin ticarileşmesine, katma değerli üretim gücümüze katkı sağlıyor.
Ankara savunma sanayisiyle, sağlık turizmiyle, medikal üretimiyle dünya liginde yer alan bir şehir durumunda. 2023 yılında, yani Cumhuriyet’imizin 100. yılında şehrimizden iki önemli varlık -ki biri Gordion Antik Şehri, diğeri de Aslanhane Camii’dir- UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. Burada yer almak da kültür ve turizm alanında dünya liginde yer almak anlamına geliyor. Bu arada çok sevindiğimiz bir haberi de paylaşmak istiyorum. Türk Devletleri Teşkilatı Turizm Bakanları 10. Toplantısı’nda alınan ortak kararla Ankara, 2026 yılı için “Türk Dünyası Turizm Başkenti” ilan edildi. Ankara; Gordion’dan Anıtkabir’e, Roma Hamamı’ndan Aslanhane Camii’ne varıncaya kadar zengin kültürel mirası, sayıları 50’yi aşan müzeleri, ören yerleri ile sadece Türkiye için değil Türk dünyası için de önemli bir şehir. Bu gurur verici gelişme, kadim bağlarla birbirine bağlı Türk Devletleri arasındaki kültürel ve ekonomik iş birliklerini daha da güçlendirecek, başkentimize yeni bir vizyon, yeni bir dinamizm kazandıracak. Bugün bir şehri hangi alanda geliştirmeye ve vitrine çıkartmaya çalışırsanız çalışın, konu hep o şehrin tarihine ve kültürüne uzanıyor. Bu gelişme de Ankara’mızın dünya vitrinine çıkması açısından büyük faydalar sağlayacak.
Ankara, gerek üretim potansiyeli gerek insan kaynağıyla birçok alanda rekabet düzeyi yüksek bir şehir. Bu rolünün desteklenmesi için katma değerli üretimimizi arttırmamız, girişimcilik ve inovasyonu güçlendirmemiz, yenilikçi iş modelleri geliştirmemiz, ticari mal ve hizmetlerin dünya vitrinine çıktığı fuarlar gibi uluslararası organizasyonların hem şehrimizde düzenlenmesine hem de firmaların dünyanın önde gelen fuarlara katılımının desteklenmesine öncelik vermemiz gerekiyor. Diğer yandan, şehrimizi e-ticaret ve e-ihracat alanlarında da güçlendirmemiz önemli. Özellikle ekonomimizin bel kemiği durumundaki KOBİ’lerimizi bu alana yönlendirmek çok kıymetli. Ankara Ticaret Odası olarak biz de üyelerimizin ticaret ve ihracatını arttırmak için ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte var gücümüzle çalışıyoruz.
Ankara’nın, küresel ticaret merkezi olabilmesi için ulaşım altyapısında ne gibi gelişmeler planlanıyor?
Ankara’nın küresel ticaret merkezi olarak konumlanmasında, ulaşım altyapısının güçlendirilmesi ve uluslararası erişilebilirliğinin artırılması en stratejik hamleyi oluşturuyor. Ankara Ticaret Odası olarak Ankara’dan yurt dışına direkt uçuş sayısının arttırılması ve Ankara’nın uçuşlarda HUB olarak konumlandırılması, üzerinde ısrarla durduğumuz ve her fırsatta dile getirdiğimiz konuların başında geliyor. Ankara, Anadolu’nun kalbinde, havayolu, karayolu ve demiryolu bağlantılarının kesişim noktasında yer alıyor. Başkentin coğrafi, stratejik, ekonomik ve lojistik olarak sahip olduğu avantajlar, HUB olarak konumlanmasına uygun koşullar sunuyor. Dünya standartlarında hizmet veren Esenboğa Havalimanı, taşıma ve lojistikte en güçlü yönümüzü oluşturuyor. Modern havalimanımız, karayolu ve hızlı tren bağlantılarımız, üretimde, ticarette ve turizmdeki potansiyelimizle, gerek yurt içi gerekse uluslararası uçuşlarda HUB olarak konumlanmaya en uygun merkez durumundayız. Esenboğa, kapasitesini arttırmaya yönelik devam eden modernizasyon çalışmaları kapsamında, yeni pist yatırımları, yeni hava trafik kontrol kulesi ve hizmet binalarıyla birlikte, sadece Ankara’ya değil, tüm Anadolu’ya hizmet verebilecek güçlü bir merkez haline geliyor. Bu altyapıyı, dış hat uçuşlarını arttırarak ülkemize yatırıma, ihracata, turizm gelirine dönüştürmeliyiz. Savunma sanayi, sağlık turizmi, ihracat odaklı üretim kapasitemizle birlikte, Ankara sadece bir başkent değil, aynı zamanda bölgesel ekonomik bir güç. Direkt uçuşlarla bu gücü dünyaya taşıyabiliriz. Ankara ve çevre illerden iş insanlarımız, yatırımcılarımız ve girişimcilerimiz, dünyaya başkentimizden açılabilir. Bu gerekçelerle yılmadan usanmadan, Ankara’dan yurt dışına direkt uçuş sayısı ile destinasyonların artırılması için talepte bulunuyoruz. Aynı kapsamda, Kızılay’dan Esenboğa’ya metro ulaşımı yapılması gerektiğini de sıkça dile getiriyoruz. Dünyanın hemen hemen bütün başkentlerinde havalimanlarına raylı ulaşım mevcut. Ankara’nın da aynı şekilde metroya kavuşması gerektiğine inanıyoruz.
Dijitalleşme ve yapay zekâ, ticaretin kurallarını değiştiriyor. Ankara’daki işletmeler bu dönüşüme ne kadar hazır?
Bilgi, iletişim ve yapay zekâ teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmelerle birlikte, dijitalleşme ve yapay zekâ hayatımızın artık ayrılmaz bir parçası hâline geldi. Eğitimden sağlığa, finanstan savunmaya kadar her alanda merkeze yerleşen dijitalleşme ve yapay zekâ; fırsatları, yenilikleri, verimlilik ve kolaylıkları beraberinde getirirken diğer yandan ezberleri bozuyor, ticaretin kurallarını değiştiriyor. Bugün, kimlik bilgilerinden tapuya, bankacılıktan sağlığa kadar tüm veriler elektronik ortamda depolanıyor, hizmetler dijital ortamdan veriliyor. Tüm bunlar, ticaret hayatını derinden etkiliyor. Ticari sırlar, müşteri verileri, patent bilgileri, lojistik ağlar, dijital sözleşmeler… Bunlar, günümüz ticaret dünyasının en kıymetli, en stratejik varlıkları durumunda. Ticaretin dijital dünyasında var olabilmek ve rekabet gücünü arttırabilmek için şirketlerimiz, üreticilerimiz, ihracatçılarımız ve yatırımcılarımız, artık bu alanda olmak, bu alana yatırım yapmak durumunda. Şehrimiz, teknoloji geliştirme bölgeleri, AR-GE merkezleri, tasarım merkezleriyle, üniversiteleriyle, teknoloji girişimleriyle bu alanda kıymetli çalışmaların ortaya konduğu güçlü bir merkez. Şirketlerimizin de bu ekosistemden olumlu etkilendiğini düşünüyorum. Özellikle pandemi sonrası dönemde, dijital altyapıya yatırım yapmanın rekabetçilik için bir tercih değil, zorunluluk hâline geldiği çok daha net anlaşıldı. Diğer yandan elbette, bu dönüşümde firmalar arasında ciddi bir ölçek ve kapasite farkı bulunuyor. Büyük ve orta ölçekli firmalar daha hızlı adapte olurken, ekonomimizin bel kemiği durumundaki KOBİ’lerimizin bu dönüşümde desteklenmesi önemli.
ATO olarak, üyelerin dijitalleşme sürecine adaptasyonunu hızlandırmak için ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?
Ankara Ticaret Odası olarak, bir yandan dijitalleşme çalışmalarımıza ağırlık verirken, diğer yandan üyelerimizin dijitalleşme sürecine katkıda bulunuyoruz. Üyelerimize sunduğumuz hizmetin kalitesini artırmak ve zamandan tasarruf sağlamak adına, dijitalleşme, üzerinde hassasiyetle durduğumuz konuların başında geliyor. Özellikle pandemiyle birlikte, dijital dönüşüm çalışmalarına hız verdik ve mevzuatın el verdiği ölçüde hizmetlerimizi dijital ortama taşıdık. Dijitalleşme çalışmalarımızı; üyelerimizin iş ve işlemlerini kolaylaştırmak amacıyla oda hizmetlerini tek çatı altında bir araya getirdiğimiz mobil uygulamasıyla taçlandırdık. Bu sayede üyelerimiz, hizmet binamıza gelmeden birçok işini uygulama üzerinden yapabilir hâle geldi, ayrıca yine bu uygulamayla üyelerimizin zamandan tasarruf etmesine katkı sağladık. ATONET uygulamasıyla, Milletlerarası Ticaret Odasına bağlı faaliyet yürüten Dünya Odalar Federasyonunun düzenlediği “2023 Dünya Odalar Yarışması”nda “En İyi Oda Sistemi İnovasyon Projesi” kategorisinde ABD’li ve Çin’li rakipleri geride bırakarak “Dünya Birincisi” olduk. Odamızın dijitalleşme alanında yaptığı çalışmalarının uluslararası alanda tescillenmiş olması da ayrıca gurur verici. Diğer yandan üyelerimizin e-ticaret ve e-ihracat yapabilir hâle gelmesini sağlamak üzere, “E-Ticaret ve E-İhracat Seferberliği” başlattık. Diğer yandan, üyelerimizin dijitalleşme sürecine, toplantı, eğitim ve organizasyonlarla da katkı sağlıyor, şehrimizdeki üniversitelerle, kurum ve kuruluşlarla iş birlikleri hayata geçiriyoruz.
Ankara sanayisi karbon ayak izini azaltmak için hangi adımları atıyor? Yeşil dönüşümde teşvikler yeterli mi?
Çevre ve iklim değişikliği konuları 50 yılı aşkın bir süredir dünyanın gündeminde yer alıyor; ülkeler, ilgili kurum ve kuruluşlar ile uzmanlar konuyla ilgili çalışmalar gerçekleştiriyor. Konunun üretim ve ticareti ilgilendiren boyutu ayrıca önemli. En büyük ticaret ortağımız Avrupa Birliği, bir yandan ekonomik gelişimini sürdürmek, diğer yandan iklim değişikliğiyle mücadele etmek üzere “Yeşil Mutabakatı” devreye alıyor. Bu kapsamda, ilk etapta sera gazı emisyonlarını %55 azaltmayı, ardından karbon nötr olmayı hedefliyor. Avrupa Birliği bu amaçla “Sınırda Karbon Düzenlemesi” adı altında bir düzenlemeyi hayata geçirdi. Düzenlemeyle ilgili 1 Ekim 2023 tarihinde başlattığı geçiş dönemi, 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren nihai olarak uygulanmaya başlayacak. Bu süreç, reel sektörümüzü yakından ilgilendiriyor. Ülkemizin toplam ihracatı içinde Avrupa Birliği %40’ı aşan bir paya sahip. AB tarafından “Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması” kapsamında belirlenen 5 sektör (demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre, elektrik ve hidrojen) ile tekstil ve hazır giyim sektörlerinin yeşil dönüşüm sürecinden en hızlı ve en fazla etkileneceği öngörülüyor. Dolayısıyla bu en önemli ticaret ortağımız ile ilişkilerimizi devam ettirmek açısından şirketlerimizin yeşil dönüşümünü sağlaması önemli. Bu konuda ülkemiz de, şehrimiz de kapsamlı bir çalışma içinde. Büyük çaptaki şirketler bu konuda dönüşümlerini büyük ölçüde tamamladı, hâlihazırda küresel ekonomik belirsizlikler, yüksek finansman maliyetleri, artan üretim giderleri gibi koşullarla karşı karşıya olan KOBİ’lerimizin bu süreçte desteklenmesi önemli. Bu konuda hayata geçirilen teşvik mekanizmaları bulunuyor, yeşil dönüşüm süreci doğru tasarlandığında ekonomimize yeni fırsatlar sunabilir. Ankara Ticaret Odası olarak, üyelerimizin ve tüm reel sektörümüzün gözetileceği, çevre ile uyumlu bir kalkınma modelinin inşasına destek verecek her türlü çalışmanın içinde yer almaya devam edeceğimizi de ifade etmek isterim.
Sizce Ankara’nın en büyük ticari potansiyeli hangi sektörde?
Ankara, kamu yönetiminin, siyasetin, bürokrasinin, uluslararası kurum ve kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin merkezi olmasının yanı sıra, son 20 yılda sağladığı dönüşümle sanayi, ticaret ve turizmde de büyüyen, gelişen bir merkez olarak öne çıkıyor. Bu gelişiminde iç ve dış pazara üretim gerçekleştirilen Organize Sanayi Bölgeleri’nin rolü büyük. Başkentimizde ayrıca, 10 ayrı sanayi sitesi faaliyet gösteriyor. Ankara aynı zamanda üniversite-sanayi iş birliğinin en fazla gerçekleştiği şehirler arasında yer alıyor. Başkent Ankara, teknoloji üretim ve geliştirme konularında da öncü bir şehir durumunda. Şehrimizdeki teknoloji geliştirme merkezleri, AR-GE ve tasarım merkezleriyle, yüksek teknolojili ürünlerin ticarileşmesi, bu ürünlere yatırımların artırılması destekleniyor. Ankara, savunma ve havacılık sanayi, medikal sanayi, yenilenebilir enerji, iş ve inşaat makineleri kümelenmeleriyle uluslararası rekabet gücü yüksek bir şehir. Başkentimizin ihracatında makine ve aksamları, motorlu kara taşıtları ve parçaları, elektronik cihazlar, demir veya çelikten eşya, hava taşıtları, uzay taşıtları ve parçaları, silahlar ve mühimmatlar, mobilyalar, optik, fotoğraf, sinema, tıbbi cerrahi alet ve cihazlar öne çıkıyor. Ankara, müteahhitlik hizmetleriyle de güçlü. Dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasına adını yazdıran 43 Türk firmamızın arasında, adını listeye taşıyan 21 Ankara merkezli müteahhitlik firmamız yer alıyor. İş dünyası olarak bu noktada bizlere düşen, şehrimizin bu ticari potansiyelini yatırıma, üretime, ticari iş birliklerine dönüştürerek ekonomik kalkınmamıza katkı sağlamak.
Genç girişimciler için ATO’nun sağladığı özel programlar ve teşvikler nelerdir?
Gençler ve kadınlar öncelikli olmak üzere girişimciliği yaygınlaştırmak, Ankara Ticaret Odası olarak odaklandığımız konuların başında geliyor. Bugüne kadar girişimciliği yaygınlaştırmak, gençlerimizi ekonomimize katma değer sağlayan birer girişimci hâline getirmek üzere birçok eğitim, seminer ve organizasyon gerçekleştirdik. Buradaki temel hedefimiz, genç girişimci adaylarımızın kendi işletmelerini kurarak, hem ekonomiye hem de istihdama katkı sağlayabilir hâle gelmesiydi. Uzun yıllar boyunca KOSGEB ile birlikte ticaret hayatına genç girişimcileri katabilmek için girişimcilik eğitimleri düzenledik. Bu eğitimlerle de binden fazla gencimizi girişimci olarak iş hayatına kazandırdık. Dünya hızlı ve derin bir değişim sürecinden geçiyor. Bu değişimi en iyi anlayan ve en hızlı uyum sağlayan kesim ise gençler ve genç girişimciler. Eskiden girişimcilik, yalnızca bir işletme kurmak olarak tanımlanıyordu. Oysa bugün girişimcilik, değişimi öngörme, onu benimseyip işine entegre etme ve hatta değişime yön verme cesaretini de içeriyor.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’miz genç ve kadın girişimcileri desteklemek amacıyla illerde Kadın ve Genç Girişimciler Kurulları oluşturdu. Bu kurulları illerde oda ve borsalar destekliyor. Ankara Ticaret Odası olarak biz TOBBB Ankara Genç Girişimciler Kurulunu destekliyor, yani faaliyetlerine katkıda bulunuyoruz. Genç girişimcilere örnek olmak, onlara tecrübelerini aktarmak, genç girişimciliğini geliştirmek üzere faaliyet yürüten kurulumuz, başkentimizde ATO, ASO ve ATB’nin katkılarıyla GarajX adıyla bir teknoloji geliştirme merkezi kurdu. KOSGEB’in ve TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinin desteklediği GarajX, teknoloji odaklı girişimciler için bir kuluçka merkezi olarak faaliyet gösteriyor. Genç girişimcilere yenilikçi çözümler sunarak sürdürülebilir büyümeyi ve teknolojik gelişmeyi desteklemeyi misyon edinen GarajX, yenilikçi fikirlerin hayat bulduğu, güçlü iletişim ağlarıyla beslenen bir çalışma ortamı olarak şehrimizde genç girişimcilere hizmet veriyor.