DOLAR 40,896
EURO 47,9201
ALTIN 4395,263
BIST 10870,57
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    İklim değişikliğiyle mücadelenin önündeki algı sorunları ve yapılabilecekler

    İklim değişikliğiyle mücadelenin önündeki algı sorunları ve yapılabilecekler
    15.08.2025
    A+
    A-

    İklim değişikliği, modern dünyanın karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bilimsel kanıtlar, insan faaliyetlerinin atmosferdeki sera gazı konsantrasyonlarını artırarak küresel ısınmaya yol açtığını gösteriyor. Ancak, bu durumun ciddiyetine rağmen, küresel ölçekte gerekli eylemler yeterince hızlı ve kapsamlı bir şekilde hayata geçirilmiyor.

    İklim değişikliğiyle mücadelede geç kalındığına dair artan bir bilimsel ve toplumsal kabul var. Birçok araştırma, küresel ısınmanın etkilerini azaltmak için kritik eşiğin çoktan aşıldığını ve gerekli önlemlerin zamanında alınmadığını gösteriyor. Örneğin, Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yayımlanan raporlarda, sera gazı emisyonlarının 2020’li yılların başlarında zirveye ulaşması gerektiği belirtilmiş ancak bu hedeflere ulaşılamadığı için küresel ısınmanın 1.5°C sınırının aşılmasının neredeyse kaçınılmaz olduğu vurgulanmıştır (WMO, 2020; UNEP, 2019). Diğer yandan IPCC’nin 2021 raporu, mevcut politikalar ve emisyon seviyeleri ile 2030 yılına kadar 1.5°C hedefinin çok ötesine geçileceğini ve bu durumun geri döndürülemez çevresel ve sosyal etkiler yaratacağını belirtmektedir. Bu veriler, iklim değişikliği ile mücadelede zamanında ve etkili önlemler alınmadığını ve bu gecikmenin olumsuz sonuçlarının şimdiden görülmeye başladığını açıkça ortaya koyuyor.. Bu gecikmenin ardında yatan temel sebeplerden biri, iklim değişikliğiyle ilgili toplumsal algı sorunları ve iklim eylemini geciktirmeye yönelik çeşitli söylemler olduğunu düşünüyorum.

    İklim değişikliğiyle mücadeleyi engelleyen yaygın algı sorunlarını ve bu sorunların üstesinden gelmek için atılabilecek adımları birlikte inceleyelim.

    İklim Eylemini Geciktirme Söylemleri

    William F. Lamb ve arkadaşlarının 2020 yılında yayınladığı “İklim Eylemini Geciktirme Söylemleri” çalışması, iklim değişikliğiyle mücadeleyi geciktiren argümanları dört ana başlık altında topluyor:

    Sorumluluğu Yönlendirme:

    Bireycilik: Bu söylem, iklim değişikliğiyle mücadelenin bireysel davranış değişiklikleriyle çözülebileceğini savunur. Örneğin, büyük kirleticileri düzenlemek yerine bireylerin karbon ayak izini azaltması gerektiği öne sürülür. Bu yaklaşım, sistemik değişikliklerin önüne geçer ve toplumsal sorumluluğu bireylere yükler.

    Başkalarını Suçlama: Bu söylem, iklim değişikliğiyle mücadelenin sorumluluğunu diğer ülkelere veya sektörlere kaydırarak kendi ülkesinin veya sektörünün hareketsizliğini haklı çıkarır. Örneğin, bir ülke yüksek emisyonları olan diğer ülkeleri işaret ederek kendi hareketsizliğini meşrulaştırabilir.

    Bedavacılık Kaygısı: Bu söylem, herkesin harekete geçmediği sürece bireysel çabaların boşuna olduğunu ve diğer ülkelerin katkı yapmadan faydalanacağını iddia eder. Bu durum, ulusal çabaların anlamsız olduğunu savunarak küresel işbirliğini zorlaştırır.

    Dönüşümsel Olmayan Çözümleri Teşvik Etme:

    Teknolojik İyimserlik: Bu söylem, gelecekteki teknolojik gelişmelerin iklim değişikliği sorununu çözeceğini öne sürer ve acil eyleme gerek olmadığını savunur. Örneğin, karbon yakalama veya füzyon gücü gibi henüz kanıtlanmamış teknolojilere aşırı güven duyulur.

    Fosil Yakıt Bağımlılığı: Bu söylem, fosil yakıt şirketlerinin çözümün bir parçası olduğunu iddia eder ve bu şirketlerin reklam kampanyalarıyla yenilenebilir enerji yatırımlarını vurgular. Ancak, fosil yakıtların kullanımının devam etmesi, uzun vadede iklim değişikliğiyle mücadeleyi zorlaştırır.

    Çok Konuşma, Az Eylem: Bu söylem, geçmiş başarıları veya gelecekteki hedefleri vurgulayarak somut önlemler almaktan kaçınır. Örneğin, uzun vadeli iklim hedefleri belirlemek, somut politikalar olmadan yeterli değildir.

    Sadece Olumsuz Yanlara Odaklanma

    Sosyal Maliyetler:  Bu söylem, iklim politikalarının topluma getireceği sosyal ve ekonomik maliyetleri vurgular ve bu politikaların yükünün iklim değişikliğiyle mücadele etmenin sonuçlarından daha ağır olduğunu ima eder. r.Ayrıca iklim politikalarının yaşam standartlarını ciddi şekilde düşüreceğini ve ekonomik felakete yol açacağını öne sürer. Örneğin, karbon vergilerinin düşük gelirli aileleri orantısız şekilde etkileyeceği iddia edilir veya fosil yakıtların hızlı bir şekilde terk edilmesinin yaygın işsizlik ve yoksullukla sonuçlanacağı savunulur.

    Politika Mükemmeliyetçiliği: Bu söylem, mevcut önerilerin kusurlu olduğunu savunarak mükemmel politikalar geliştirilene kadar eyleme geçilmemesi gerektiğini iddia eder. Bu, politika uygulamasını ertelemek için bir bahane olarak kullanılır.

    Teslimiyet:

    Değişim İmkansız: Bu söylem, gerekli sosyo-ekonomik dönüşümlerin gerçekçi veya uygulanabilir olmadığını iddia eder. Örneğin, düşük karbon ekonomisine geçişin mevcut toplumsal kapasitelerin ötesinde olduğu savunulur.

    Kıyamet Söylemi: Bu söylem, herhangi bir eylemin yetersiz olduğunu ve iklim felaketinin kaçınılmaz olduğunu iddia eder. Bu, insanların iklim değişikliğiyle mücadele etmeyi bırakmasına yol açabilir.

    Ekonomik Çıkarların Rolü

    Ekonomik çıkarlar, iklim eylemini geciktirme argümanlarını teşvik etmede önemli bir rol oynar. Birçok endüstri, özellikle fosil yakıt sektörleri, iklim değişikliği politikalarının uygulanmasından doğrudan etkilenir ve bu politikaların kendi ekonomik çıkarlarına zarar vereceğini düşünür. Bu sebeple, bu sektörler genellikle iklim eylemini geciktirmeye yönelik söylemleri ve politikaları desteklerler.

    Lobicilik ve Etki Alanları: Fosil yakıt endüstrisi ve diğer büyük kirleticiler, politikacılara ve karar vericilere yönelik yoğun lobicilik faaliyetlerinde bulunur. Bu gruplar, iklim politikalarının ekonomik büyümeyi ve iş fırsatlarını tehdit edeceğini iddia eder ve bu söylemlerle kamuoyunu ve politika yapıcıları etkiler.

    Medya ve Halkla İlişkiler Kampanyaları: Şirketler, halkı etkilemek ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla geniş çaplı medya ve halkla ilişkiler kampanyaları yürütürler. Bu kampanyalar, iklim politikalarının ekonomik maliyetlerine odaklanır ve bu politikaların günlük yaşamı olumsuz etkileyeceğini vurgular. Örneğin, fosil yakıt şirketleri, temiz enerjiye geçişin iş kayıplarına ve enerji fiyatlarının artmasına yol açacağını iddia eder.

    Yatırım ve Ekonomik Teşvikler: Büyük enerji şirketleri, fosil yakıt yatırımlarını korumak ve yeni fosil yakıt projelerine yatırım çekmek için ekonomik teşvikler sunar. Bu şirketler, yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik teşvikleri azaltmak veya geciktirmek için politik baskı yaparlar. Bu durum, temiz enerjiye geçişi yavaşlatır ve fosil yakıtların kullanımını sürdürür.

    Politik Etkiler: Ekonomik çıkar grupları, siyasi partilere ve kampanyalara finansal destek sağlayarak politikalarını etkileyebilir. Bu destek, iklim politikalarına karşı çıkan veya bu politikaları geciktiren adayların ve partilerin seçilmesine katkıda bulunur. Bu da, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını olumsuz yönde etkiler.

    Ekonomik çıkarların, iklim eylemini geciktirme argümanlarını teşvik etmede oynadığı bu rol, iklim değişikliğiyle mücadelede daha güçlü ve kararlı adımlar atılmasını zorlaştırır. Ancak, bu engellerin üstesinden gelmek için daha şeffaf ve hesap verebilir politikalar geliştirmek, ekonomik çıkar gruplarının etkisini azaltmak ve toplumun geniş kesimlerini iklim eylemi konusunda bilgilendirmek önemlidir.

     

    İklim Eylemini Geciktirme Söylemlerine Karşı Stratejiler

    Bu algı sorunlarının üstesinden gelmek ve iklim değişikliğiyle mücadelede etkili adımlar atmak için bazı stratejiler önerilebilir:

    Bilgilendirme ve Farkındalık Arttırma: Toplumun geniş kesimlerine, iklim değişikliğinin bilimsel temelleri ve bu değişikliklerin potansiyel etkileri hakkında doğru bilgi sağlamak önemlidir. Eğitim programları, kamu kampanyaları ve medya aracılığıyla farkındalık artırılabilir. Doğru ve güvenilir bilgilerin yayılması, yanlış bilgilerin ve mitlerin önüne geçerek toplumsal bilinci artırabilir.

    Kapsayıcı Politikalar ve Sosyal Adalet: İklim politikalarının, toplumun tüm kesimlerinin çıkarlarını gözeten ve sosyal adaleti sağlayan bir yaklaşımla tasarlanması gereklidir. Düşük gelirli ailelerin ve kırılgan grupların bu politikaların olumsuz etkilerinden korunması için destek mekanizmaları oluşturulmalıdır. Bu şekilde, iklim politikalarının toplumsal kabulü artırılabilir ve adil bir geçiş sağlanabilir.

    Dönüşümsel ve Sistemik Çözümler: İklim değişikliğiyle mücadelede sadece bireysel çabalar değil, sistemik ve dönüşümsel çözümler gereklidir. Hükümetler, büyük kirleticileri düzenlemeli, yenilenebilir enerji yatırımlarını artırmalı ve fosil yakıtlardan kademeli olarak vazgeçmelidir. Bu, uzun vadede sürdürülebilir ve etkili bir iklim politikası oluşturulmasına katkı sağlar.

    İletişim ve Diyalog: İklim değişikliği konusundaki tartışmalarda şeffaf ve açık iletişim önemlidir. Politika yapıcılar, bilim insanları ve toplum arasında etkili bir diyalog kurulmalı, yanlış bilgilerin önüne geçilmeli ve iklim eylemi için ortak bir zemin oluşturulmalıdır. Bu, toplumsal katılımı ve desteği artırabilir.

    Tüm bu bilgiler ışığında iklim değişikliği, geleceğimizi şekillendirecek en önemli sorunlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için sadece bilimsel çözümler değil; aynı zamanda toplumsal algıların değiştirilmesi ve iklim eylemini geciktiren söylemlerin etkisiz hale getirilmesi gerekiyor. Ekonomik çıkarlar, bu söylemleri teşvik etmekte büyük rol oynasa da, bilgilendirme, kapsayıcı politikalar, dönüşümsel çözümler ve etkili iletişim ile bu engeller aşılabilir. Hep birlikte, sorumluluk alarak ve kararlılıkla hareket ederek, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltabilir ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edebiliriz.

    Saygılarımla,

    Dr. Emre Ilıcalı

    Altensis Yönetici Ortağı

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.