Reklam verenlere boykot listesi” tartışma yarattı

11 Haziran Çarşamba akşamından itibaren sosyal medyada paylaşımı yapılan ve giderek yayılan boykot listesinde yer alan şirketlerin isimleri kafa karıştırdı. Nasıl ve kimler tarafından hazırlandığı belli olmayan listede, bugüne kadar söz konusu mecrada reklamları ile var olmamış şirketlerin de yer aldığı görüldü.
11 Haziran Çarşamba akşamından itibaren, “Akit’e reklam verenlere boykot listesi” adı altında sosyal medyada bir kampanya yürütülürken, kimler tarafından ve nasıl hazırlandığı belli olmayan listeler de tartışma konusu oldu.
“Reklam Verenler Sustukça Biz Konuşacağız” başlığı ile paylaşılan ve markaların logolarının bulunduğu şirketlerin adları sıralanıyor.
LİSTEDEKİ MARKALARIN BİR KISMI REKLAM VERENLER ARASINDA YOK
Ancak paylaşılan listelerin doğruluğu ve kapsamı belirsizliğini koruyor. Söz konusu mecraya reklam verdikleri iddiası ile boykot listesinde yer alan markaların çoğunun Ocak-Haziran dönemi arasında herhangi bir reklam çalışmasının olmadığı görülüyor.
Akit’te herhangi bir reklam çıkmayan markaların da listede yer alması, dijital çağda bilgi doğruluğunun ve kaynak şeffaflığının her zamankinden daha kritik olduğunu gösteriyor.
KAMUOYUNUN DOĞRU BİLGİYE ERİŞME HAKKINA ZARAR VERİYOR
Daha önce İsrail’e yönelik boykot listelerinde, yine 19 Mart’tan sonra sosyal medya üzerinden şirket isimleri verilerek yapılan boykot duyularında da benzer tartışmaların yaşanması, gerçek bilgi ile kamuoyu tepkisi arasındaki dengenin ne kadar hassas olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Yaşanan bu olaylar sosyal medya kullanıcılarının, bu tür içerikleri yaymadan önce firmaların resmi açıklamalarını ve güvenilir kaynakları kontrol etmesinin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Aksi takdirde, yanlış bilgiyle oluşturulan boykot çağrıları haksız sonuçlar doğurabiliyor.
Medya ve iletişim uzmanları da sosyal medya üzerinden yayılan içeriklerin kaynağının sorgulanmadan paylaşılmasının ciddi sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıyor. Yanıltıcı listelerin, yalnızca şirketlere değil, kamuoyunun doğru bilgiye erişme hakkına da zarar verdiği vurgulanıyor.