DOLAR 40,1694
EURO 47,0567
ALTIN 4333,38
BIST 10358,46
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

    Şirketler için iklim kanunu’na uyulması şart!

    Şirketler için iklim kanunu’na uyulması şart!
    11.07.2025
    A+
    A-

    Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, iklim değişikliğiyle mücadele çabalarını yasal bir zemine oturtarak 2053 Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşılmasını sağlamayı amaçlıyor. Kanunla birlikte sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğine uyum faaliyetleri, ulusal kalkınma politikalarının ayrılmaz bir parçası haline geliyor.

    Türkiye Birleşmiş Milletler’de Otorite Haline Geldi! Sıfır Atık ve Sürdürülebilirlik Regülasyonlarında Öncü Oldu!

    Sürdürülebilirlik ve iklim hukukçusu Avukat Atakan Karataş’a göre yeni yasa dünyanın ve Türkiye’nin gerçek anlamda küresel ısınma, temiz üretim ve sair çevresel kirliliklere karşı kurtarılmasında hukuk nezdinde çok büyük bir adım. Karataş’a göre Türkiye’nin bu konuda attığı adımlar dünyayı şekillendirmekte.

    Emine Erdoğan hanımefendinin ve değerli bakanımız Murat Kurum’un başını çektiği Zero Waste Foundation’a devlet başkanları, diplomatlar ve birleşmiş milletler yetkilileri imza atmıştı. Akabinde Birleşmiş milletler de Türkiye’nin otoritesinde ayrı komisyonlar kurularak sıfır atık ve sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekilmişti. Yine Türkiye’de dünyaca otorite kabul edilecek Türkiye’nin Sıfır Atık Vakfı kurulmuştu. Vakfın başkanı Samed Ağırbaş ve değerli ekibinin sera gazı emisyonlarının azaltımı, iklim değişikliğine uyum, planlama ve koordinasyon mekanizmaları ile yüksek eforlu çalışmaları kapsamında çok ciddi farkındalık faaliyetleri başlatılmıştı.

    İlgili kanuni düzenleme ile Türkiye’nin sürdürülebilirlik farkındalığı gelişmiş devletlerin dahi üstüne çıkmaktadır. Bu ülkemiz ve ülkemizde ticaret yapan şirketlerimiz için çok önemli bir gelişme çünkü ilgili yükümlülüklere ne kadar erken uyum sağlanırsa Türk şirketleri dünya pazarında ve ihracatta o kadar değer kazanacaktır.

    Kanun kimleri etkiliyor? Şirketler İhracat Yapmak İstiyorsa Bu Kanuna Uymak Zorunda!

    Avukat Atakan Karataş’a göre İklim Kanunu, özellikle ihracat yapacak şirketlerimiz olmak üzere tüm toplumu ilgilendiriyor. Örneğin şehirlerin planlaması iklim risklerine göre yapılacak, tarım ve su yönetiminde kuraklığa karşı tedbirler alınacak, sanayi ve enerji tesisleri emisyonlarını azaltacak teknolojilere geçecek.

    Karataş’a göre İklim Kanunu, özel sektör açısından bir dönüm noktası niteliğinde. İlk defa, şirketlerin sera gazı emisyonlarını azaltmaları ve iklim risklerini yönetmeleri yasal bir zorunluluk haline geliyor. Bu kanunla birlikte firmalar, sürdürülebilirlik hedeflerini iş planlarının merkezine koymak durumunda kalacaklar. Yüksek karbonlu üretim yapmanın maliyeti artacak, temiz teknolojilere yatırım yapanlar ise rekabet avantajı elde edecek. Özellikle Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakatı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi gibi uluslararası gelişmeler dikkate alındığında, Türk şirketleri için bu yasa küresel pazarlarda rekabet edebilmenin de anahtarı olacak.

    Şirketler İçin İklim Kanunu’na Uyulması Şart! Uymayan Şirketlere Ciddi Yaptırımlar Geliyor!

    Yeni yasa ile birlikte karbon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren işletmelerin derhal aksiyon almaları gerekiyor. Öncelikle, büyük emisyon kaynakları (enerji santralleri, sanayi tesisleri vb.) İklim Değişikliği Başkanlığı’ndan sera gazı emisyon izni almak zorunda olacaklar. Bu izin, şirketin yasal olarak emisyon yapma kapasitesini belirleyecek. 2025-2026 yılları bir pilot dönem olarak öngörülse de üç yıl içinde tüm ilgili şirketlerin izin süreçlerini tamamlaması bekleniyor. İzin almadan faaliyet gösterenler için ağır cezalar söz konusu olacak.

    Avukat Atakan Karataş’a göre Şirketler, sürdürülebilirlik ve iklim mevzuatına uyum sağlamak için öncelikle kapsamlı bir mevzuat analizi yapmalı; hem İklim Kanunu ve ETS hem de TSRS 1/TSRS 2, GDS, ISO 14064-1 gibi ulusal ve uluslararası standartlar masaya yatırılmalı. Ardından karbon ayak izi tespiti ve hukuki risk analiziyle emisyon kaynakları netleştirilmeli; gerekli görülürse EU ETS veya gönüllü karbon piyasalarına (VCM) katılım için alım-satım sözleşmeleri hazırlanmalı. Tedarik zincirinde sürdürülebilirlik şartlarını içeren sözleşme maddeleri düzenlenip, şirket içi eğitim ve farkındalık programlarıyla tüm paydaşlar bilinçlendirilmeli. Yatırım ve teşvik mekanizmeleri incelenip karbon azaltım projeleri için uygun finansal destekler belirlenirken, sürekli güncellenen raporlama süreçleri ve yıllık sürdürülebilirlik beyanları titizlikle hazırlanmalı.

    Karataş’a göre bu yol haritasının temelini, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri oluşturur: finansal ve çevresel bilgilerin GDS düzenlemeleri çerçevesinde açıklanması, AB Taxonomy, CSRD, SFDR uyumunun sağlanması; ulusal düzeyde ise İklim Kanunu’nun ozon-florlu gaz bildirimleri, yerel iklim eylem planlarıyla iş birliği ve SKDM hazırlıkları göz önünde bulundurulmalı. Kurumsal performans değerlendirmeleriyle süreçler sürekli izlenip, gerekirse sözleşme revizyonları ve vergi-hukuki risk analizleriyle iyileştirmeler yapılmalı. Böylece şirketler hem yasal yükümlülükleri eksiksiz yerine getirir hem de rekabet avantajı elde eder.

    YORUMLAR

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.